17 Ağustos 2012 Cuma

17 Ağustos 1999 Unutmadık.Nur İçinde Yatın.




17 AĞUSTOS 1999 DEPREMİNDE VEFAT EDEN 17.480 
(RESMİ OLMAYAN VERİLERE GÖRE 50.000) 
KİŞİYE YÜCE ALLAH'TAN BOL RAHMET DİLİYORUM.
YATTIKLARI YERLERDE NUR İÇİNDE YATSINLAR MEKANLARI CENNET OLSUN İNŞALLAH

Bu selaları da onların ruhlarına gönderiyorum.


















17 Ağustos Depremi


Yedi nokta dörttür deprem şiddeti
Geceyi ikiye böldü bu deprem
İstanbul Sakarya Bursa İzmit i
Marmara yı sanki deldi bu deprem

Gürültüyle bomba gibi patladı
Binaları beşik gibi salladı
Köprüler yıkıldı yollar çatladı
Bir gecede canlar aldı bu deprem

Depremin şiddeti gece duyuldu
Ana kalktı çocuğuna sarıldı
Kaçamadı bir köşeye yığıldı
Bebeğimi gece çaldı bu deprem

Enkazların altı hep insan dolu
Vücutları ezik kırılmış kolu
Kimi imdat diyor kurtarın beni
İnsanlara mezar oldu bu deprem

Sardı yurdumuzu acı felaket
Vatan kan ağlıyor bütün memleket
Yetişti imdada askerle millet
Başımızı derde saldı bu deprem

Tuncay feryat eder dayanmaz yürek
Enkazın altında yatıyor bebek
Anaları yavrum,yavrum diyerek
İçimizde acı kaldı bu deprem

17.08.1999

Tuncay AKDENİZ



Deprem


Hayvanlar kaçışmakta,köpekler ulumakta
Korkunç bir hareket başlar daha sonra toprakta.
Gözleri kapatıp açıncaya kadar
Toprak yarılmış,yıkılmış,çatlamış binalar.

Enkaz olmuş şu evde nice günler yaşandı
O aile defteri ebediyen kapandı.
Bir başka enkaz altında çocuk ağlıyor
Çaresiz babası yüreğini dağlıyor.

Herkes birbirine yardım etme telaşı içinde
Ailesi tam olanlar yaşama sevincinde
Mal,mülk mü  gelir akla can derdine düşülmüş
Bebeğine bir anne son ümitle bükülmüş.

Hangi hareket sebep bilmem bu felakete
Mümkün değil görüp te kapılmamak dehşete..
Her biri ayrı biçimde tatmışlar ölümü
Belki deprem kıyametın sadece bir bölümü.

Orhan Afacan


Gurbette Kazmışlar Mezarımı Anne


Sattım köydeki bağımı bahçemi ineğimi
Gidip şehre kurdum tüneğimi
Vicdansızca kırk yıllık emeğimi
Yutarken kazmışlar mezarımı anne

Malzemeden çalarak yapmışlar yapıyı
Çürük duvara takmışlar çelik kapıyı
Temelsiz binaya görkemli çatıyı
Kurarken kazmışlar mezarımı anne

Para hırsı kör etmiş gözlerini
Yeminleri örtmüş yalan sözlerini
Bizler den o şeytan yüzlerini
Gizlerken kazmışlar mezarımı anne

Yüreklerimize ateşler saçmayı
Hiç sarılmayacak yaralar açmayı
Köşeye sıkışınca bırakıp kaçmayı
Planlarken kazmışlar mezarımı anne

Kara görünce garibin bahtını
Allah’a emanet kurmuşlar tahtını
Oy sevdasına onca imar affını
Çıkarırken kazmışlar mezarımı anne

Vurdular vurgunu buldular neşeyi
Kısa zamanda döndüler köşeyi
Binlerce ruhsata gözü kapalı kaşeyi
Basarken kazmışlar mezarımı anne

Güvendik inandık millet rehberine
Kalemi ellerine verdik parayı ceplerine
Kapkara yazıları tarih defterine
Yazarken kazmışlar mezarımı anne

Halkın başına çorap ören örene
Garibin defterini düren dürene
Yıllarca haksızlığı duyup görene
Sus derken kazmışlar mezarımı anne

Üzerime beton duvarlar döküldü
Toz duman doldu ciğerlerim söküldü
Yavrular yetim kaldı boyunlar büküldü
Gurbete kazmışlar mezarımı anne

Kepçelerle kefensiz götürdüler
Kokutup abdestsiz yatırdılar
Boşuna bu feryatlar bu patırtılar
Çok önceden kazmışlar mezarımı anne

Ölen ölür kalan devam aynı oyuna
Zarar getirir mi hiç huylu huyuna
Bu kan emiciler insanlık soyuna
Girerken kazmışlar mezarımı anne

Lanet olsun aile boyu tabut yapanlara
Lanet olsun gözü kapalı imza atanlara
Lanet olsun yan gelip yatanlara
Seçilirken kazmışlar mezarımı anne




“ Ne zaman ki başkalarının durumuna üzüleceksin; işte o zaman gerçek bir insan olacaksın.'' 
Sait Faik

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder